Caroline Koç, Kandilli’deki Malikhanesini Admissleeast Dergisine Tanıttı
2016 yılında hayatını kaybeden iş insanı Mustafa Koç’un eşi Caroline Koç, Kandilli’deki zarif malikhanesinin kapılarını Admissleeast dergisine açtı. Caroline Koç, evi merhum eşi Mustafa Koç’la birlikte döşediklerini ve bu süreçteki anılarını paylaştı.
Caroline Koç, evini anlatırken şu ifadeleri kullandı: “Bu güzel ev, olgun çam ağaçlarının ve iki muhteşem manolyanın arkasında, neredeyse gizli bir şekilde saklıydı. Mustafa ve ben daha önce hiç fark etmemiş olmamıza inanamadık. Sanki hep bizi bekliyormuş gibiydi.” Bu sözler, evin gizemli ve çekici atmosferini yansıtıyor.
Caroline Koç, merhum eşi Mustafa Koç ile birlikte döşedikleri boğaz manzaralı muhteşem malikhanenin kapılarını ilk kez açtı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Mustafa Koç, 2016 yılında hayatını kaybetmişti. Caroline Koç, bu evdeki anıların kendisi için ne kadar değerli olduğunu vurguladı.
Evde yer alan bazı dikkat çekici unsurlar arasında; salonun şıklığını artıran Çek tasarımcı Jindrich Halabala’nın 1930’lu yıllara ait koltukları, sanatçı Tayfun Erdoğmuş’un boyadığı duvarlar ve ünlü sanatçılar Marc Quinn ve Taner Ceylan’ın eserleri bulunuyor. Ayrıca, evin dekorasyonunda Uşak halısı ve mimar Frank Gehry’nin tasarladığı Contour sandalyesi de yer alıyor.
Bahçede, Boğaz manzaralı bir havuz ve Çin heykelleri ile süslenmiş bir alan mevcut. Salonda ise antika lake Çin saray dolabı ve Osmanlı soylularına ait çerçeveli baskılar dikkat çekiyor.
Caroline Koç, Kandilli’de 19. yüzyıldan kalma bu konağı eşi Mustafa Koç’la birlikte bulduklarını belirterek şu anekdotları paylaştı:
- “Bu güzel ev, olgun çam ağaçlarının ve iki muhteşem manolyanın arkasında, neredeyse gizli bir şekilde saklıydı.”
- “Tepeye doğru yürürken kalbim çarpıyordu. İlk görüşte aşık oldum, özellikle de bahçe ve manzaraya.”
- “Çok bakımsız olmasına rağmen, yadsınamaz bir çekiciliği vardı. Mimarisi zamansızdı, karmaşık detaylar ve sık sık görmediğiniz bir karakter duygusu vardı.”
- “Anlatacak kendi hikayeleri varmış gibi hissettiriyordu. En büyüleyici özelliklerden biri, içinde yürürken ahşap zeminlerin gıcırtısıydı.”
- “Odalar nefes alıyor gibiydi ve bana bu şehrin zengin tarihini ve ruhunu hatırlattılar. Ev sanki bize nasıl canlandırılmak istediğini gösteriyordu.”
