Ece Gürel’in Trajik Vefatı ve Eşiyle İlgili Tartışmalar
Ece Gürel’in Trajik Vefatı
Günlerdir Belgrad Ormanı’nda aranan Ece Gürel, ekiplerin yoğun arama çalışmaları sonucunda sağ olarak bulunmuştu. Ancak Ece Gürel, uzun süre aç ve susuz kaldığı için çoklu organ yetmezliği nedeniyle bugün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ece’nin beklenmedik ölümü, tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Bu arada, Posta Gazetesi yazarı Mehmet Coşkundeniz’in Ece’nin eşiyle ilgili yazdığı yazı da dikkat çekti.
Ece Gürel, geçtiğimiz hafta Belgrad Ormanı’nda yürüyüş yapmak üzere evden çıkmış ve kendisinden uzun bir süre haber alınamamıştı. Ece’yi merak eden ailesi, emniyet güçleri ve Müge Anlı’nın katkılarıyla arama çalışmalarına başladı. İlk olarak, Ece’ye ait bazı eşyaların bulunduğu bilgisi geldi. Ardından Ece, ormanlık alanda sağ olarak bulundu.
4. günün sonunda, Ece 01:15 civarında uyur halde bulundu. Ekipler, Ece’nin soğuktan hipotermi geçirdiğini tespit etti. Genç kadına hemen acil müdahale yapıldı, ancak bu sırada kalbi durdu. Yapılan acil müdahalenin ardından Ece yeniden hayata döndü ve yoğun bakıma alınarak entübe edildi. Maalesef, tüm müdahalelere rağmen bugün Ece’nin hayatını kaybettiği bilgisini aldık.
Ece Gürel’in ailesi, acı haber karşısında büyük bir yıkım yaşadı. Bu arada, Ece’nin eşi Sezer Gürel’in sosyal medya paylaşımları da gündeme oturdu. Posta Gazetesi yazarı Mehmet Coşkundeniz ise bugünkü “Kabahatin çoğu senin kardeşim” başlıklı yazısında eş Sezer Gürel’e eleştirilerde bulundu.
Yazısında, Ece’nin istifasından sonra eşiyle tartışma yaşadığını belirten Coşkundeniz, şu ifadeleri kullandı:
‘Evlenirken söylenen “iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta” sözü, sadece bir klişeden ibaret değildir. Bunu yerine getiremiyorsanız, evlenmeyeceksiniz. Sezer Gürel’in eşine “Sağlık olsun sevgilim, sen kendin için doğru olduğuna inanıyorsan, benim için de doğrudur. Belki biraz para sıkıntımız olacak ama merak etme, birlikteyken her şeyi aşarız” demesi gerekiyordu. Ece’nin bu ölümcül olayı yaşamasından tamamen eşini sorumlu tutmasam da Nazım Hikmet’in şu dizelerini anmadan edemiyorum: “Kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”