Günlük Burcum

Kadınlar Günü ve Eşitlik Mücadelesi

0

Kadınlar Günü ve Anlamı

Her yıl 8 Mart’ta kutlanan Kadınlar Günü, yalnızca bir gün mü? Bir soruyla başlayalım: Kadınlar neden sadece bir gün hatırlanıyor? Daha da önemlisi, Kadınlar Günü’nün gerçek muhatabı kim? Kadınlar mı, yoksa bu dünyayı kadınlar için yaşanmaz hale getiren sistem ve onun sessiz destekçileri mi?

Bugün, tarihten bugüne sürekli aynı konuşmaları yapıyoruz: Kadın hakları, eşitlik mücadelesi, ücret dengesizliği, şiddet ve hukuk sistemindeki çarpıklıklar… Ve sonra? 9 Mart’ta her şey eskiye dönüyor. Peki neden? Çünkü 8 Mart, kadınlardan çok erkeklerin yüzleşmesi gereken bir gün aslında. Ancak kimse bunu konuşmuyor.

Dünya Kadınlar Günü’nün kökenlerine döndüğümüzde, kutlamanın ne çiçekle ne de tatlı mesajlarla ilgisi olmadığını görürüz. Fotoğraf: CRNS News

Tarihin Derinlikleri

Tarihin Derinlikleri

8 Mart 1857’de New York’ta bir grup kadın işçi, insanca çalışma koşulları için greve çıktığında, onlara gaz bombalarıyla karşılık verildi. 1908’de 15 bin kadın, New York sokaklarını “daha iyi çalışma koşulları, oy hakkı, eşit ücret” talepleriyle doldurdu. 1911’de 8 Mart, ilk kez uluslararası çapta kadınların mücadele günü olarak kutlandı. 1917’de Rusya’da kadınların başlattığı grev, devrim ateşini körükledi.

2025’e Giden Yolda Kadınlar

Şimdi 2025’teyiz. Bugün hâlâ eşit ücret meselesi çözülemedi, şiddet rakamları korkutucu seviyelerde, kadınların ekonomik bağımsızlığı hâlâ zayıf. Peki, biz neyi kutluyoruz? Kadınlar Günü kadınlar için mi, yoksa erkekler için mi?

8 Mart’ın çıkış noktasına baktığımızda şunu görüyoruz: Kadınların örgütlenerek başlattığı mücadeleler, emeğin sömürülmesine karşı yükselen isyanlar, politik hakların tanınması için verilen büyük savaşlar… Ama ilginç olan, bu mücadelenin hep kadınların omuzlarına yüklenmiş olmasıdır.

İlginizi Çekebilir;  35 Yaşındaki Peyzaj Mimarı Ece Gürel'in Kayboluşu

Erkeklerin Rolü

Erkeklerin Rolü

Kadınlar, hakları için dövüşüyor. Kadınlar, özgürlüğü için savaşıyor. Kadınlar, şiddet görmemek için mücadele ediyor. Kadınlar, eşit ücret almak için eylem yapıyor. Peki erkekler ne yapıyor? Kadınlar için bir gün tahsis edip sonra kenara çekiliyorlar. Kadınların hakları için savaşmaları gerektiğini söylüyorlar ama sistemin kurucusu ve sürdürücüsü olmaktan vazgeçmiyorlar. Çoğu erkek için 8 Mart, sadece “Bugün kadınlara çiçek almak lazım mı, yoksa sosyal medyada bir post paylaşsam yeter mi?” ikilemi arasında geçen bir gün.

Ancak gerçek şu: Kadınların mücadelesinin sorumlusu, bizzat bu sistemi yaratan ve sürdüren erkekler ve onların sessizliği. O yüzden belki de Kadınlar Günü, asıl erkekler için bir “aydınlanma” günü olmalı. Bir nevi erkeklerin farkındalık sınavı.

Kadın Olmanın Anlamı

Kadınlar “kadın” olmak için mi var? Şimdi şu soruyu soralım: Kadınlar neden sürekli “kadın olmak” üzerinden tanımlanıyor? Kadın bir bireydir, tamam. Ama neden sürekli “kadın yazar”, “kadın yönetmen”, “kadın mühendis”, “kadın doktor” şeklinde etiketlenir? Hiç “erkek mühendis” ya da “erkek yazar” diye bir şey duydunuz mu?

Kadınların başarısı, kimlikleri üzerinden değil, yaptıkları işler üzerinden anılmalı. “Kadın olduğu halde başardı” cümlesi, aslında başarıyı bile cinsiyet üzerinden okuyan bir sistemin parçasıdır. Ayrıca, kadınlar ne zaman “insan” olarak görülmeye başlayacak? Kadın olmak, başlı başına bir meslek, bir zorluk, bir mücadele alanı haline geldi. Bir kadın, sadece bir insan olarak yaşama lüksüne sahip değil. Hep ya bir annenin kızı ya da bir adamın eşi olarak konumlandırılıyor. Kadınlara biçilen roller, kadınları birey olmaktan çıkarıyor. İşin ironik kısmı ise, bir kadın birey olmaya kalktığında hemen bir etiket yapıştırılıyor: “Çok feminist oldu”, “Erkeksi davranıyor”, “Yeterince kadınsı değil”.

Kadınların mucizevi sabır gücü: Sistem bunu sömürüyor! Kadınların en büyük tuzağı nedir, biliyor musunuz? Sabırlı olmak. Kadınlar, çocukluklarından itibaren sabretmeyi öğreniyorlar. “Kadın dediğin ağır olur, sessiz olur, idare eder.”

İlginizi Çekebilir;  Yalova'da Dilencilikle Mücadele: 164 Bin TL Ele Geçirildi

Sabır ve Sömürü

  • Kadınlar, eğitim hayatlarında sabrediyorlar. “Erkekler biraz daha şanslıdır, ama sen de çalışırsan olur.”
  • Kadınlar, iş hayatında sabrediyorlar. “Yükselmek için biraz daha az konuşmalısın, kendini fazla göstermemelisin.”
  • Kadınlar, evde sabrediyorlar. “Erkek biraz sert olabilir, erkek biraz bencil olabilir, erkek biraz çocuk gibidir.”
  • Kadınlar, şiddet gördüğünde bile sabrediyorlar. “Boşanırsan çocukların üzülür.”

Ancak sabır, kadınlar için bir meziyet değil, bir sistem politikasıdır. Sabır, kadınların susturulması için en iyi kullanılan silahtır. Erkeklerin öfkesi, hırsı, yükselme azmi normal kabul edilirken, kadının hakkını araması “hırçınlık” olarak damgalanıyor. O yüzden, belki de en büyük devrim kadınların artık sabretmemesi.

Güçlü Olma Zorunluluğu

“Kadınlar güçlüdür” masalını bırakalım; güçlü olmak zorunda bırakılmasınlar! Kadınlar güçlüdür. Bunu her yerde duyuyoruz. Ama sorun şu: Kadınlar neden güçlü olmak zorunda bırakılıyor? Neden hayatta kalabilmek için ekstra güçlü olmak zorundalar? Neden başlarına gelen her felaketi sineye çekip devam etmeleri bekleniyor? Neden bir kadın “güçlü” olmadığında, sistem onu ezmeye çalışıyor?

Gerçekten eşit bir dünya olsaydı, kadınların güçlü olması gerekmeyecekti. Güç, hayatta kalma stratejisi olmamalıdır. Güç, herkes için geçerli bir şey olmalı; sadece hayatta kalma savaşı veren kadınlara yüklenen bir zorunluluk olmamalıdır. Kadınların güçlü olmasını değil, güçlü olmak zorunda bırakılmamasını talep edelim.

Gerçek 8 Mart Nasıl Olmalı?

Gerçek 8 Mart Nasıl Olmalı?

Şimdi şu gerçeklerle yüzleşelim:

  • Kadınlar için bir gün değil, her gün bir mücadele günü olmalı.
  • Kadınlara ne hediye verildiği değil, sistemin kadınlara ne verdiği sorgulanmalı.
  • Kadınların taleplerini “aşırı” bulan herkes, aslında bu sistemin devamından faydalanıyor.
  • Kadın mücadelesi, kadınların yükü olmaktan çıkmalı; erkekler de bu yükü paylaşmalı.
  • Kadınların sabır değil, adaletle yaşama hakkı olmalı.

8 Mart sadece bir anma günü değil. 8 Mart sadece bir kutlama günü değil. 8 Mart sadece bir farkındalık günü bile değil. 8 Mart, hesap sorma günü. Bu sistemden, bu düzenden, bu kalıplardan… Ve belki de en önemlisi, artık kadınların “güçlü” olmak zorunda kalmadığı bir dünya kurma zamanı. Bunu gerçekten isteyenler, sadece 8 Mart’ta değil, 9 Mart’ta da konuşmaya devam edecekler. “8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun…”

İlginizi Çekebilir;  İlişkilerinin Asla Sıkıcı Geçmeyeceğinden Emin Olabileceğiniz 22 Erkek Arkadaş
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.