Nebahat Çehre: Yeşilçam’ın Efsanevi İkonu
Aşk-ı Memnu’daki ikonik Firdevs Yöreoğlu karakteriyle hafızalarımıza kazınan Nebahat Çehre, sadece bu rolle değil, yıllara meydan okuyan güzelliğiyle de hep gündemde kalmayı başardı. “Aptallık etme Bihter!” repliğiyle sosyal medyada hala konuşulan usta oyuncu, aslında kariyer yolculuğuna bir güzellik yarışmasıyla başladı. 127 filmde rol alan, Yeşilçam’ın altın çağını yaşayan ve Yılmaz Güney’le yaşadığı olaylı aşkla magazin dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri olan Nebahat Çehre’nin hayatına gelin birlikte bakalım…
Nebahat Çehre 1944 yılında Samsun’da dünyaya geldi. Anne tarafından Laz, baba tarafından Gürcü kökenli olan Çehre, henüz beş yaşındayken babasını kaybetti ve ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. Küçük yaşlardan itibaren farklı alanlara ilgi duyan Çehre, Akşam Kız Sanat Okulu’ndan mezun olduktan sonra bir trikotaj fabrikasında sekreterlik yaparak çalışmaya başladı. Ancak kader ona bambaşka bir yol çizmişti…
1959 yılında henüz 15 yaşındayken, Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Türkiye Güzellik Yarışması’nda birinci seçilerek 1960 Türkiye Güzeli oldu. Bu başarısının ardından Londra’da düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması’nda Türkiye’yi temsil etti. Güzellik kraliçesi olarak fotomodellik ve mankenlik yapmaya başladı; ancak asıl hedefi oyunculuktu.
Nebahat Çehre’nin sinemaya adım atması ise 1961 yılında gerçekleşti. İlk olarak İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Çocuk Bölümü’nde sahne aldı. Aynı yıl, Ümit Utku’nun yönettiği “Yaban Gülüm” filmiyle Yeşilçam’a giriş yaptı. Bir yıl sonra, 1962’de Metin Erksan’ın yönettiği “Acı Hayat” filminde rol alarak sinema dünyasında adını duyurmaya başladı.
1964 yılında Yeşilçam’ın yükselen isimlerinden Yılmaz Güney ile “Kamalı Zeybek” filminde başrolleri paylaştı. Bu film, ikili için sadece profesyonel bir iş değil, aynı zamanda büyük bir aşkın da başlangıcı oldu. Çehre ve Güney, 1964-1968 yılları arasında tam 13 filmde birlikte çalıştı. Yılmaz Güney ve Nebahat Çehre’nin ilişkisi, Yeşilçam’ın en çok konuşulan aşk hikayelerinden biri haline geldi.
30 Ocak 1967’de evlenen çift, tutkulu ama bir o kadar da çalkantılı bir ilişki yaşadı. Yılmaz Güney’in kıskançlığı, Nebahat Çehre’ye yazdığı mektuplarda bile kendini belli ediyordu. “Sevgi benim hayatımda bir hastalıktır yavrucuğum, öldürücü bir yaradır. Bu gece Ankara’da olacaksın. Gitmeye mecbursun. Biri seni dansa davet edecek, kalkacaksın, adam seni kolları arasına alacak… Ve ben burada Urfa’da sana aşk dolu mektuplar yazacağım. Bir başka gün filmin bir sahnesinde, ben burada seni düşünürken, o adam seni öpecek… Öpecek… Anlıyor musun beni?”
Ancak en korkunç olay bir film setinde yaşandı. Ünlü yapımcı Abdurrahman Keskiner’in anlattığına göre; Yılmaz Güney, bir sahnede Nebahat Çehre’nin başına gerçek bir bardak koydurdu ve ateş etti. Setteki herkes şok içindeydi. Birinci kurşun ıskaladı, ikincisi bardağı vurdu. O an, setteki herkes donup kalmıştı. Hatta Yılmaz Güney’in kıskançlık krizleri yüzünden Çehre’yi arabayla ezdiği bile iddia edildi.
1968 yılında bir gecede, Güney ve Çehre bir gazinodan çıktıklarında, Güney arabasına bindi ve Nebahat Çehre karşıdan karşıya geçerken ona çarptı. Çehre’nin köprücük kemiği kırıldı, başına dikiş atıldı ve günlerce hastanede kaldı. Güney, hastanede günlerce başından ayrılmadı ve ikna edildi, barıştılar. O dönem yaşananlar tam anlamıyla bir Yeşilçam filmi gibiydi. Çehre, yıllar sonra verdiği röportajlarda Yılmaz Güney’in hem romantik hem de disiplinli biri olduğunu ancak ilişkiyi yürütemediklerini itiraf etti. 1968 yılında boşandılar.
1970’li yıllarda sinemadan uzaklaşan Nebahat Çehre, müzik kariyerine yönelmeye karar verdi. İki yıl boyunca eğitim aldı ve sahnelere adım attı. Bu süreçte Zeki Müren’in desteğini arkasına aldı ve dönemin en popüler mekanlarında sahneye çıktı. Sezen Aksu’nun bestesi olan “Büklüm Büklüm” şarkısıyla da büyük beğeni topladı.
1976 yılında milli basketbolcu Yavuz Demir ile evlenen Çehre, evliliği boyunca sahnelerden uzak kaldı. Ancak bu evlilik uzun sürmedi ve 1979 yılında boşandı. Boşandıktan sonra yeniden sanat dünyasına döndü ve 1991’e kadar müzik kariyerine devam etti.
Nebahat Çehre, uzun yıllar boyunca sinemadan uzak kaldıktan sonra 2000’li yıllarda tekrar ekranlara döndü. Ancak onun en büyük çıkışı, 2008 yılında yayınlanan Aşk-ı Memnu dizisindeki Firdevs Yöreoğlu karakteriyle oldu. Firdevs Hanım, lüks tutkusu, entrikaları ve efsanevi sözleriyle unutulmaz bir karakter haline geldi.
Peki, Aşk-ı Memnu’da Nebahat Çehre’in kendi sesinin kullanılmadığını biliyor muydunuz? Birçok kişi halen bilmez ama Nebahat Çehre’yi aslında yıllardır tiyatro ve dizilerin tanınmış ismi Gülen Karaman seslendiriyor. Karaman, Aşk-ı Memnu’dan sonra “Muhteşem Yüzyıl”da da Nebahat Çehre’yi seslendirmişti.
Aşk-ı Memnu’nun ardından 2011-2014 yılları arasında “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde de izlediğimiz Çehre, Hafsa Sultan rolüyle yine ekrana damga vurdu. 79 yaşında olmasına rağmen fit fiziği ve zarafetiyle gençlere taş çıkartan Nebahat Çehre, verdiği röportajlarda güzelliğinin sırrını genetik mirasına ve hayata pozitif bakışına borçlu olduğunu belirtiyor. “Yaşımı kabul etmiyorum, önemli olan yaşını güzel yaşamak. Her yaşın ayrı bir güzelliği var.” diyen Çehre, yıllardır magazin gündeminden düşmeyen isimlerden biri olmaya devam ediyor.
Güzellik kraliçesi olarak başladığı kariyerinde 127 film, sayısız dizi ve şarkıcılık macerası sığdıran Nebahat Çehre, Yeşilçam’ın efsaneleri arasında yerini çoktan aldı. Onun kariyerinde ne entrikalar ne de unutulmaz roller eksik oldu. Peki, siz Nebahat Çehre’nin en çok hangi rolünü seviyorsunuz?
